Türkiye, Esad'ın 'Özerk yönetim ve DSG'yi' yıkamayacağının farkında...

Türkiye, Esad'ın 'Özerk yönetim ve DSG'yi' yıkamayacağının farkında...

PeyamaKurd – Geçtiğimiz günlerde Suriye'nin bazı bölgelerinde Esad ile Türkiye arasındaki yakınlaşmayı kabul etmeyen Suriyeliler, büyük çaplı protestolar düzenledi.

Belki çok şüpheci ve karamsar biriyim ve 10 yıl önce Suriye konusu üzerinde çalışırken yaptığım birçok hatayı da kabul etmeliyim.

“Yakınlaşma seçimler için siyasi bir oyun”

Ama söz konusu yakınlaşma, seçimlerin yaklaştığı Türkiye’de oynanan siyasi bir oyun. Bunun yanı sıra Erdoğan'ın Şam, Moskova, Rojava Özerk Yönetimi karşısında bazı avantajlar elde etme çabaları olduğudur.

Birincisi, Erdoğan açısından seçim politikaları sorunsuz değil. Türk siyasi meseleleri arasında Suriye ile yeni bir başlangıç ​​yapılması Türk halkı arasında yüksek desteğe sahip bir mesele.

Metropoll Araştırma Şirketi'nin Aralık 2022’de yaptığı ankette, Türklerin yüzde 59'u Erdoğan'ın, Esad ile müzakerelere başlamasını isterken, yüzde 29'u karşı çıkıyor.

Erdoğan'ın en azından siyasi bir sürecin başladığını göstermesi gerekiyor. Şu kelimeyi iyi hatırlayın; "Süreç.”

Rusya, Türkiye ve Suriye savunma bakanlarını bir araya getiren toplantı sonrası bazı yeni ikili çalışma grupları oluşturuldu. Üç ülkenin başkanlarının seçimlerden önce bir araya gelmesi ya da Erdoğan'ın Esad ile görüşme sözü vermesi muhtemel. Erdoğan mevcut bir sürecin varlığını da iddia edebilir.

“Esad'ın, Erdoğan'ı sevmediği ve güvenmediği de aşikâr”

Bu arada Esad'ın, Erdoğan'ı sevmediği ve güvenmediği de aşikâr. Yine de Ruslar, Esad'a bir sürecin inşa edilmesini kabul etmesi için baskı yapıyorlar ve o da onlardan bunun karşılığında bir ödül talep edecek.

İlgili bir bağlamda, BAE Dışişleri Bakanı Şam'ı tekrar ziyaret etti. BAE'li Bakan Esad'ı bir toplantı yapmaya ikna etmenin yollarını görüşmüş olabilir.

Bu durum bana, 30 yıl önce Baba Bush ve Clinton yönetimlerinin İsrail ile Filistinliler arasında barışı tesis etme çabalarının ortasında, ABD'nin bu iki yönetim döneminde bir müzakere süreci fikrine yoğun bir şekilde odaklanışını hatırlatıyor.

Kalıcı yakınlaşmayı ancak tavizler, orta çözümler ve zor seçimler faaliyete sokabilir ama şu ana kadar ne Suriye ne de Türkiye gerçek tavizler ya da çözümler ortaya koymadılar.

Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, ülkesinin Suriye'den gelecek yeni bir mülteci dalgasını kabul etmeyeceğini belirtiyor.

Bu açıklama arkasında üç açık mesaj taşıyor:

İlk mesaj, Şam ve Moskova'ya, Türkiye’nin İdlib ve Kuzey Halep'i kontrol etmek için başlatılacak bir Rus-Suriye saldırısını kabul etmeyeceğini açıkça gösteriyor.

İkinci mesajın zamanlaması kusursuzdu; Moskova, bu hafta New York'taki BM'de yapılacak oturumda Türkiye'den İdlib ve kuzey Halep'e insani yardım ulaştırılmasına yönelik çabaları engellememeli. Zira yardımların engellenmesi yerinden edilmiş binlerce Suriyeliyi kışkırtacak ve onları açlıktan kurtulmak için Türkiye'ye girmeye çalışmaya zorlayacak.

Üçüncü mesaj ise daha örtüktü fakat açıktı; Kuzey Suriye'deki (Rojava) Türk varlığı, Ankara ve yerinden edilmiş Suriyeliler için kabul edilebilir bir düzenlemeye varılana kadar devam edecek.

Ortak devriyeler, Kürtler ve Akar’ın açıklamaları

Ayrıca, gerçekçi "ekonomik" ve siyasi nedenlerle Esad, mültecilerin gelecekteki dönüşünü hoş karşılamayacak.

Akar, yaptığı açıklamalarda, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve Özerk Yönetimi kast ederek, Türkiye'nin terörle mücadeleyi sürdüreceğini dile getirdi.

Ayrıca, Esad güçlerinin Özerk Yönetimi yıkamayacağını, Esad Suriye’sinin ekonomik ve askerî açıdan zayıf olduğunu ve bu gerçeğin değişmeyeceğini söyledi.

Akar’ın açıklamaları ile Türkiye açısından Suriye ile yakınlaşmanın sınırlı değeri de onaylanmış oldu.

Ancak, Türkiye'deki iç siyaset sahnesinin mülahazaları bir siyasi süreç inşa etmeyi gerektirdiğinden, Akar Moskova'dayken ortak sınırlar boyunca Ruslar ve Suriyelilerle iş birliği içinde yeni ortak devriyelerde bulunulması fikrini kabul etti.

Ortak devriyeler Kürtlerin kontrolündeki özerk yönetimi bir nebze kısıtlayabilir ama tamamen ortadan kaldırmaz.

En fazla, Ankara, Moskova ve Şam arasında zayıf Suriye kuvvetleri ile Rus kuvvetlerine Menbiç ve Tel Rıfat bölgelerinin kontrolünü daha fazla ele geçirmelerine yardımcı olmaya dönük bir iş birliğine şahit olabiliriz.

“Özerk yönetim ve Türk varlığı sürecek”

Ancak özerk yönetim ve dolayısıyla Türk varlığı, Esad'ın itirazlarına rağmen devam edecek. Özerk Yönetim, PYD ve DSG varlığını koruyacağı için de ABD’nin bu konudaki tepkisi ılımlı.

Geçen hafta ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi, ABD’nin rejime hiçbir şey sunmayacağını ve Amerikalıların Suriye konusunda Türkiye'ye sunacak hiçbir şeyleri olmadığını yineledi.

Ancak iki başkentte de Türkiye ve Suriye büyükelçiliklerinin açıldığını düşünün. Elbette ABD buna itiraz edecek, peki sonra ne olacak?

PYD ve DSG ise, Amerikan ortaklığını, ekonomik yardımını ve korumasını memnuniyetle karşılamaya devam edecek. İki müttefik IŞİD ile mücadeleye devam edecek.

Amerikan’ın bugünkü misyonunun Suriye'deki "IŞİD" sorununu veya Suriye ihtilafını çözemeyeceği açık ve net. Onlar da bunun gayet iyi farkında, kaldı ki kendi iç siyasi mülahazaları da Suriye'de siyasi bir süreç talep ediyor.


Robert Ford | Independent

Çeviri-Düzenleme | PeyamaKurd

Bu kategoride yazarlar tarafından ifade edilen görüşler, kendilerine aittir ve PeyamaKurd’un bakış açısını yansıtmayabilir.