ABD, ittifak kurduğu Kürtlerin bölgesini neden önemsemeli?

ABD, ittifak kurduğu Kürtlerin bölgesini neden önemsemeli?

PeyamaKurd – Türkiye’nin Suriye’de Kürt bölgelerine yapacağı operasyonların sonuçlarını çok ağır kılmak, artık ABD ve uluslararası topluma kalmış bir durum.

“ABD, ittifak kurduğu Kürtlerin bölgesini neden önemsemeli?”

20 Kasım'daki Türkiye saldırısı birçok ülke tarafından tasvip edilmedi. En çarpıcı olanı ise Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve ABD’nin ortak üssüne saldıran Ankara’nın, ABD güçlerinden sadece 130 metre geride olması idi. 

Tayyip Erdoğan, kara harekâtı planlarını da açıkladı. Türkiye'nin 2018 ve 2019'daki operasyonlarında çok sayıda uluslararası ve yerel kuruluş, Türk ve Türkiye destekli yapıların başta kadınlar olmak üzere Ezidiler, Hristiyanlar ve Kürtler dahil olmak üzere dini ve etnik azınlıkları hedef alan korkunç zulümleri belgeledi

Bu suçlar, saldırılar tamamlandıktan sonra bile zulüm, Türk destekli milisler tarafından devam etti. Birleşmiş Milletler (BM) savaş suçları müfettişleri, Türkiye, Suriyeli milisleri dizginlemelidir" uyarısında bulundu.

Tüm olanlar ortadayken akıllara şu soru geliyor: “ABD, devam eden Türk saldırıları ile ilerideki bir saldırıyı durdurmak için kuzeydoğu Suriye'yi neden yeterince önemsemeli?” 

Türkiye, IŞİD'e karşı mücadelede daha etkili bir ortak olduğu konusunda ısrar etse de ABD, bu durumu kabul etmiyor. Bölgedeki ortakları SDG ile ittifak kurmayı daha doğru buluyor.

Özerk yönetim: Üç ana kuvvet ve üç ana dil!

SDG, söz konusu bölgeleri IŞİD teröründen kurtarırken, aynı zamanda yerel vatandaşları, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (AANES) olarak adlandırılan bir özyönetim sistemi içine yerleştiriyordu.

Bölgesel hükümet ve özerk yönetim, seçilmiş liderler tarafından yönetilen üç ana kuvvete sahip: Yürütme Konseyi, Yasama Konseyi ve Adalet Konseyi.

Her etnik köken ve dinden üye özerk yönetim çatısı altında faaliyet gösterebiliyor.

Ayrıca tüm liderlerin yarısı kadınlardan oluşuyor.  Aynı zamanda üç resmi dile imkân tanıyorlar: Kürtçe, Arapça ve Süryanice.

Şuna dikkat çekmek lazım: Özerk yönetim, alelacele bir araya getirilmiş hükümet örneği değil. Kötü aktörler ortadan kaldırıldığında normalde gelişen yönetim ve güvenlik boşluklarını dolduran, dikkatle planlanmış bir demokrasi örneğidir.

Özerk yönetim bizlere, askeri başarılarda elde edilen kazanımları kalıcı hale getirmenin yolunun yönetimi biçiminden geçtiğini gösterdi. "Sonsuza dek süren bir savaş" ancak bu şekilde durdurulur.

“Oradaki halk, hükümetlerini ailelerine gelecek için kurdu”

Türkiye'nin ekonomisi neredeyse çökmeye doğru gidiyor. Erdoğan artık kendi ülkesinde derinden sevilmeyen bir özne haline geldi. Türk lideri, Suriye'den hiçbir sınır saldırısı olmamasına rağmen, sahte “terörizm” tehdidini gelecek yılki seçimlerden önce destek toplamak için kullanıyor. 

Korkunç İstanbul saldırısı, Erdoğan'a DSG güçlerine dair suçlamalar yapmak için mükemmel bir fırsat sağladı. Ama DSG, olayla ilgilerinin olmadığını ve uluslararası bir soruşturma talep ettiklerini duyurdu. ABD sadece kınamakla yetindi ama gelinen noktada söz konusu patlamanın, Erdoğan'a zemin yaratıp saldırılarda bahane olarak kullanılmasına izin vermemeli. 

Kuzeydoğu Suriye'deki pek çok kişi geçmişte PKK ile bağlantılıyken, özerk yönetim ve SDG, PKK'nın bir parçası değil. Oradaki halk, hükümetlerini Türkiye'yi hedef almak için değil, ailelerine bir gelecek sağlamak için kurdu. 

Suriye'de özgürlük, barış ve güvenliğine tehdit oluşturan Türkiye'nin orada olmasıdır. Türkiye’nin Suriye’de Kürt bölgelerine yapacağı operasyonların sonuçlarını çok ağır kılmak, artık ABD ve uluslararası topluma kalmış bir durumdur.


Nadine Maenza | The National Interest

Çeviri-Düzenleme | PeyamaKurd

Bu kategoride yazarlar tarafından ifade edilen görüşler, kendilerine aittir ve PeyamaKurd’un bakış açısını yansıtmayabilir.