
Şu bir gerçektir ki Kemalist Türk Solu hem 12 Eylül darbesi öncesi hem de bu darbeden sonra azımsanmayacak derecede Kürtleri ve Kürt hareketlerini örgütleyip kanalize etmeye çalıştılar. Bu girişimlerini TİP ve TKP ile pratikleştirdiler. Çünkü bu uzun soluklu bir projenin ve stratejik bir alinasyonun parçasıydı. Asıl mesele hem irticacı hem de bölücü (!) olan Kürt toplumsallığını iktidar aklına entegre etmekti. Yine bu durum aslında sömürgenin iktidar tekniklerindeki farklılıklar ile karşı karşıya gelmekti.
Kürtlerin toplumsal bilinçdışı merkeze alarak şunu kesinlikle söyle biliriz ki; Her toplumun kendine has toplumsal bilinçdışı özellikleri ya da toplumsal aklı bulunmaktadır. Kürtlerin toplumsal bilinçdışında sürekli bir savunma ve isyan duygularını geliştirdiğini rahatlıkla görebiliriz. Bu karşı duruşu da dinsel argümanlar ve imgelerle yapmıştır. Hatta Şafii olmalarının temel arka planında bile Pers ve Türk teolojilerinden kendilerini ayrıştırma istekleridir. Kürt toplumsal aklında belirgin olgu dindir. Hatta bütün Kürt isyan pratiklerinde dinsel bir tema bulunmaktadır. Şeyh Ubeydullah Nehri, Qazi Muhammed, Şeyh Sait, Mele Mustafa Barzani bunun prototipleridir.
Dolayısıyla Kemalist kodlarla Kürdistan'da siyasi zemin hazırlamak isteyenler bu toplumsal aklı hesaba koymalıdırlar. Radikal bir beyan olabilir ama Türk Solu Kürdistan'ın kültür ajanlarıdırlar. Dahası zincirlerini kırmaya çalışan, ezilen, ötekileştirilen, hakları gasp edilen, siyasal ekonomik ve kültürel olarak yalnızlaştırılan, öldürülen, ekinleri ifsat edilen Kürtler; Türk soluna yabancıdırlar ve bu ideolojiyi Kürtlere satmak beyhude bir iştir.
Türk solunun eski Kemalist şırıngacılarından olan Mihri Belli; "İyi Sosyalist iyi bir Yurtseverdir" yerine "iyi bir milliyetçidir" demekte beis görmemiştir. Bu Söylem aslında Mihri Belli şahsında Türk solunun siyasal kodlarını görmektir. Bu minvalde Türk Solu, özünde Türk milliyetçisidir ve ideolojik zeminde Kemalist’tir. Bundan dolayı Kürtler nezdinde saygınlığı ve ağırlığının olmaması ile beraber Kürtlerin haklı siyasal mücadelesinde ayak bağıdırlar. Ne kadar Kapitalizme ve Emperyalizme karşı Enternasyonal bir mücadeleden bahsetseler de sadece büyülü sözlerden başkası değildir.
Türk Solu Kürdistan'a oryantalist bakış açısıyla gelmektedir. Türk solunun Devrim Eskatolojisinin çöküşüyle birlikte ideolojik kırıntılarını Kürt coğrafyasında denemiştir ve Türk Solu Kürtlerin legitimasyonunu hızlandırmıştır. Örneğin bu entegrasyonu sağlayan isimlerden biri olan Sırrı Süreyya Önder'in “HDP Kürt milliyetçiliğinin önüne geçmek için kuruldu.” Cümlesi de yazdıklarımızın özü mahiyetindedir. Ayrıca şu gerçekliği daha derin düşünmemiz gerekecektir: Politik temsiliyeti yüzde 1 olan Türk Solunun yaklaşık 30 sandalye alması hangi aklın ürünüdür? Kürtlere Sol Kayyımı atayan zihniyet kimdir?
Kürt siyasi aklıda şunu bilmelidir ki; Kürt toplumsal aklını ve Ulusal sorunlarını başat argüman olarak kullanmayanlar Kürtlerin onayı bir kenara, başarılı olma şansları olmayacaktır. Yeni paradigmalar, evrensel kurtuluş teorileri Kürtlerin ulusal bilincini köreltip büyük bir yılgınlık ve ümitsizliğe sevk edecektir.
Mücahid Bilici'nin sorduğu şu soruyu tekrardan gündem etmemiz gerekiyor;
Elinde silah bulunduran Kürt örgütlerin liderleri ilerici sol düşüncenin (fena sayılmaz ama) büyük ölçüde politik fantezi kitaplarının tasavvur çerçevesine ve zamansız teorilerine Kürt toplumunu bir tür deneme tahtası olarak feda edebiliyorlar. Ortadoğu’daki deneyden New York’taki David Harvey teorik olarak büyük heyecan duysun veya Murray Bookchin’in ilerici teorisi test edilsin diye Kürtler can veriyorsa ve kendilerine ait bir şeyin sahibi yani kendi duvarının mimarı olamıyorsa bu tarz bir “insanlığa” hizmet Kürtlere haksızlık değil midir?
Yazarın Önceki yazıları : Işığın Elçisi Mani
(℗) PeyamaKurd
Bu makale yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. PeyamaKurd'un yayın politikası ve editoryal paradigması ile her zaman uyumlu olmak zorunluluğu yoktur.