
PeyamaKurd - Diyarbakır’da çocuklarının PKK tarafından dağa kaçırıldığını öne süren anneler ve aileler, HDP Diyarbakır il binası önünde oturma eylemi başlatmıştı. Anneler ayrıca, HDP’yi de yaşanan durumlardan sorumlu tutuyor.
‘Eylem doğru, ama yer ve zaman yanlış’
Anneler tarafından HDP önünde başlatılan oturma eylemi elbette ki haklı bir durum çünkü nerede ve hangi şartlarda olursa olsun bir annenin feryadı ve talebi birçok şeyden kutsaldır. Fakat yaşanan gelişmelerde birçok kesimin aklında birden fazla soru işareti bulunuyor.
Bilindiği üzere, Diyarbakır geçmişten gelen politik bir şehir kimliğine sahiptir. PKK, son birkaç yıl değil çok uzun yıllardır kentte ve birçok Kürt şehrinde faaliyet gösteren bir örgüttür ve PKK’ye katılımın olduğu yıllardır aileler tarafından da bilinen bir durumdur. Çünkü katılım gönüllü olan bir iştir ve oraya gidenler kendi iradeleri ile kabul ederler. Ama örgüt zor kullanarak onların örgüt içinde kalmasını zorla dayatırsa, bu kabul edilemez bir durumdur. Kaldı ki bu vakalarla da bazen karşı karşıya geliyoruz.
HDP önünde yapılan eylemlerin haklı sebepleri var ama söz konusu eylemlerin yeri ve zamanlaması yanlış. Neden diye sorulacak olursa bunun birçok açıklaması mevcuttur.
Örneğin en basiti, ‘Eylemlerin yeri ve mekânı vardır. Birilerinin direktifi ile HDP önünde toplanan annelerin talepleri bu yöntemle çözüme kavuşmaz aksine onları yönlendirenlerin planları sayesinde zedelenmekten başka bir sonuca ulaşamaz.’
Diğer bir örnek, ‘Yaşanan bu gelişmelere karşı sessizlik bugüne kadar neden bozulmadı da Diyarbakır Belediyesine atanan kayyımlar sonrası bozuldu. Üstelik bu kente atanan ilk değil, ikinci kayyım. Neden ilkinde değil de Diyarbakır kazanıldıktan sonra atanan ikinci kayyım sonrası? Bu örnekler çoğaltılabilir.
‘Madem o kadar samimiler, Cumartesi analarına neden destek olmadılar?’
HDP binası önünde oturan annelere; vekilinden sanatçısına, siyasetçisinden, dincisine, hukukçusundan, gazetecisine… kadar birçok kesim (sözde) destek gösterisine geldi. Çünkü agora seçilen HDP binası önünde oynanan tiyatrodan herkes haberdar. HDP önüne desteğe gelenlerin neredeyse hepsi gösteri mankeni olarak orada bulunuyor. Çünkü birçok kişi de farkında, annelerin eylemlerinden kendilerine pay çıkarmak için oradalar.
Öyle değilse, Herkesin malumu olan Cumartesi Anaları da var. Yıllardır süren mücadelelerine ve eylemlerine yaklaşma cesareti olmayan ya da yaklaşma gereği dahi duymayan sözüm ona entelektüeller ve sanatçılar, Kürtlük ile uzaktan yakından alakası olmayan çevreler aniden Kürt analarının yanında olduklarını beyan ediyorlar. Cumartesi anaları da ana değil mi? Onların da ana olarak dertleri yok mu? Sanatçılar gelmeden iki gün önce Diyarbakır’da zırhlı bir polis aracı ufacık bir çocuğa çarptı ve çocuk hayatını kaybetti. Madem o kadar samimiler neden oraya da gitmediler? Üstelik taziye de kuruluydu. “Biz sizin yanınızdayız” gösterisi… Bu da ap ayrı bir sahtekârlık biçimi tabii…
‘HDP’nin atacağı adım önemlidir’
Türk iktidarı, HDP il binası önünde yaşananlar ile PKK ve HDP üzerinden yine Kürt halkını hedef alıyor ve kazanımlarını hiç etme planları yapıyor. Anneler bir defa HDP önünde oturmaya başladılar ve olay ana akım medya ile iktidara yakın sosyal medya trollerince bir konuma ulaştırıldı. Burada önemli olan HDP’nin atacağı adımdır. Çünkü malum çevreler bu eylemleri, propaganda malzemesine dönüştürüp uluslararası arenaya taşımadan HDP, yaşananlara bir çözüm üretmelidir.
Çözümün yeri HDP’nin önü değil, devletin kendisidir. Bir annenin, “Ankara’ya gidip gelmekten, çözüm bulun demekten yorulduk” sözleri işin aslının farklı olduğunun da aslında bir göstergesidir. Bu anneler (hepsi olmasa da bir kesimi) demek ki daha önce devlet kapısında çözüm aramışlar fakat bulamamışlar. Sonra birileri onları organize edip HDP binasında toplanmalarını istemiş ve bunu da her nedense kayyım sonrası yapıp hem kayyım konusunda ellerini güçlendirip hem de propaganda malzemesi oluşturmaya zemin olarak kullanmak istiyorlar.
HDP önüne gelenler arasında dikkat çeken birileri de vardı. Bunlar Fatih Medreseleri tarikatı cübbelileri idi. Bilindiği üzere bu tarikatçılar, bazı ticari anlaşmazlıklar üzerine İsmailağa tarikatından ayrıldılar. Bu din tüccarlarının amaçları oradaki aileler değil Türkçü ve dincilik üzerinden ileride yapılacak ticari faaliyetlerine kapı açmaktır.
‘Oradaki sözde Kürt siyasetçilerine ne demeli?’
Diğer yandan bu gelişmeler yaşanırken altı çizilecek çok önemli bir nokta da bulunmaktadır. Yıllarını Kürt siyasetine vermiş Kürt siyasetçilerinin, oraya gidip poz vermesi de ayrı bir trajedidir. İç ve dış siyaset farklıdır. Kürt siyasetini dışarıdan okuyan birisi, Kürt siyasetçilerini orada görünce farklı bir algıya girecektir. Fakat Kürtlerin iç siyasetini bilen birisi oradaki tiyatronun farkındadır.
Bu yaklaşımlar annelere destek falan değildir. Çünkü oraya giden Kürt siyasetçileri ‘kırsala nasıl gidilir? Onları kim nasıl yollar’ sorusunu birçok kişiden daha iyi bilenlerdir. Onların orada bulunması ‘Doğru bir hareket yapıyoruz’ mantığı taşımaz. Sözüm ona orada bulunan Kürt siyasetçileri yarın öbür gün sahnelenen başka tiyatrolarda da kombine bileti isteyip ön koltuklarda alkış tutabilir.
Burada PKK’nin ve HDP’nin yaptıklarını savunmuyoruz elbette. Ama çözümün yeri HDP’de değil bunu anlatmak için çaba harcıyoruz. Dikkat edilirse oraya gelenle ailelerin çoğu Diyarbakırlı da değil. HDP önünde bir şeylerin oynandığı, sergilendiği açık. Çünkü oyunu kuranlar baş aktörleri orada; ideolojik, dini, siyasi… her türlü olanağını kullanıyor ve anneler üzerinden prim sağlamak istiyor. Bu durum nereye kadar sürecek onu da hep beraber bekleyip göreceğiz.