Dr Charountaki: ABD bölgesel baskılar nedeniyle kaygıları ifade ediyor. Referanduma karşı katı, olumsuz bir yaklaşımı yok

PeyamaKurd - Röportaj Zerrin EFE Kürdistan’da 25 Eylül’de yapılacak ve Kürtler için tarihi öneme sahip bağımsızlık referandumuna destek verenler ve karşı duranlar görüşlerini açıklamaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde,...

Haberler 04.02.2018 - 18:09 Son Güncelleme : 04.05.2024 - 11:28

PeyamaKurd - Röportaj Zerrin EFE

Kürdistanda 25 Eylülde yapılacak ve Kürtler için tarihi öneme sahip bağımsızlık referandumuna destek verenler ve karşı duranlar görüşlerini açıklamaya devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde, Orta Doğu siyaset sahnesinin ana gündem maddelerinden birini oluşturan bu referandumla ilgili önemli bir gelişme yaşandı. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Kürdistan Başkanı Mesud Barzaniyi telefonla arayarak 25 Eylülde yapılması planlanan referandumun ertelenmesini istedi.

Referandumun ertelenmesini isteyenler, ABDnin bu talebini referanduma karşı bir tavır olarak yorumlarken, PeyamaKurd ekibi olarak ABDnin Kürt politikasını ve referanduma bakışını değerlendirmek istedik. Sorularımızı ise İngilteredeki Leicester Üniversitesi, Tarih, Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölümüne bağlı Kürt Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler dalında öğretim üyesi olan Dr Marianna Charountakiye yönelttik.

Uluslararası İlişkiler ve dış politika analizlerinden Orta Doğu uluslararası İlişkilere kadar geniş bir alanda araştırmalar yapan Charountaki, aynı zamanda ABD Dış Politikası ve Kürtler: 1945ten İtibaren Orta Doğuda Uluslararası İlişkiler kitabının da yazarıdır.

Iraklı Kürtler 25 Eylülde yapılacak bağımsızlık referandumuna hazırlanıyor. Siz bu referandumun Kürtleri yeni, bağımsız bir ülkeye götüreceğini düşünüyor musunuz?

Kürdistan Bölgesel Yönetiminin tek taraflı bağımsızlık referandumu ilanı, Irak ve Kürt hareketi tarihinde çok önemli bir dönüm noktasını oluşturuyor. Bununla birlikte, bu beklenmedik bir olay değil, aksine 2003te başlayan Irak Savaşını takip eden iç karışıklıkların tırmanması, hükümetin birleşik Irakın kontrolünü yeniden nasıl ele alabileceğine ilişkin gerçek bir planının olmayışı, 2010 yılının Aralık ayında Arap Baharı protestolarının patlak vermesiyle durumun daha ağırlaşması ve 2011 yılının Aralık ayında ABD güçlerinin bölgeden çekilmesinin bir sonucudur.

Öte yandan savaşın ardından demokratik ve federal Irakın kurulmasında Kürtlerin merkezi rolü, Kürdistan Bölgesel Yönetimine tanınan ve önemli bir varlık olarak Kürt otoritesini sağlamlaştırma fırsatı verdi.

Referandumun sonucu bağlayıcı değil, ancak herhangi bir devlet olma biçiminde ulusların kendi kaderini tayin hakkı iddilarının uzun yolunu kesin olarak sona erdiren bir gelişmedir.

Bu tarihi noktaya ulaşmak için yüzyılların geçtiğini dikkate alırsak, bağımsızlık hemen uygulanamaz. Orta Doğunun siyasi sahnesindeki mevcut karışıklıklar göz önüne alındığında, bunun için belirli bir süreye ihtiyaç var. Bu sürenin kısa, net olması ve belirli bir taktiksel strateji içermesi gerekir. Bu nedenle barışçıl bir uzlaşma sağlanabilmesi için, atılacak her adımın karşı hamlelerin önüne geçebilmesi gerekir.

Kürtlerin bağımsızlığı, Orta Doğuda yaşanan bir dizi olayın teleolojik (amaca uygun) bir sonucudur. Daha da önemlisi ABDnin Orta Doğu politikasının yaşama geçirilmesinin bir sonucudur. Bu, 11 Aralık 2002den itibaren ABDnin Orta Doğu Ortaklık Girişiminin dayattığı bir seçimdir. [ABD yönetimi, 11 Eylülün ardından Orta Doğu ülkelerine yönelik 2002 yılı sonunda Orta Doğu Ortaklık Girişimi adı altında bir program başlatmıştır. ABDnin Orta Doğudaki stratejisinin temel aracı olarak sunduğu bu program siyasi, ekonomik ve eğitim reformu ile kadının durumu konularını kapsamaktadır.]

Kürt sorunuyla ilgili olayların gelişimi ve bölgesel ve uluslararası açıdan Orta Doğu haritasının yeniden şekillendirilmesi (Yarbay Ralph Peters tarafından hazırlanmış ve Haziran 2006da Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisi tarafından yayınlanmıştır) ihtiyacına dayanan teşvikler, Irakta bir Kürt Devletinin kurulmasını işaret ediyor. Bu gelişme aynı zamanda, Kürdistan Bölgesel Yönetimininhukuki bir özerklikle tanınmış bir statüye sahip olmasının ve Bağdatta mevcut bağımsızlığı cesaretlendiren, hassas iç siyasi manzaranın doğal bir süreci olarak görülmelidir. Ancak Bağdatla müzakereler sonucunda varılacak bir uzlaşma, Irakta herhangi bir yeni siyasi geçiş sürecinin tesis edilmesi için zorunlu olacaktır.

Kararı karar alma merci olan hükümet verecek

Bazılarıbölgedeki durumun halen karışık olduğunu, IŞİDle mücadelenin henüz bitmediğini ve Kürtlerin bağımsızlığı için zamanın uygun olmadığını düşünüyor. Siz Kürtlerin bağımsızlık için beklemesi gerektiğini düşünüyor musunuz?

Bence bu bir karşı öneri. Ancak nihayetinde kararı, karar alma merci olan hükümet verecek. Evet, bir anlamda IŞİD yeni bir tehdit oluşturuyor, ancak bu olgu, kökeni önceki dönemlere dayanan dini aşırılıkların yeni bir tezahürüdür. Kaldı ki gelecekte daha geniş bir bölgede, benzer radikal dini grupların, siyasi eylemlerinin bir sonucu olarak böylesi olguların, farklı biçim ve türlerde tekrar ortaya çıkması muhtemeldir. Ama siyasette doğru zamanın ne olduğunu ben de merak ediyorum, özellikle Orta Doğuda.

Geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzaniyi arayarak referandumun ertelenmesini istedi. Bazı karşıt görüştekiler de referandumun ertelenmesi gerektiğini söylüyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

Bu katılma ya da katılmama meselesi değildir. ABD ve Kürtlerin kurumsal bir ilişkiye sahip olması ve karşılıklı destek ortada. Özellikle de IŞİD karşıtı savaşla birlikte Peşmerge güçlerinin bu savaşta ön saflarda yer alması ve dolayısıyla IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun ana ortağı olmasından sonra. Bununla birlikte, Birleşmiş Milletler sözleşmesinin 7. Maddesinin [ulusların kendi kaderini tayin hakkı ve diğer devletlerin iç meselelerine müdahale edilmemesi hakkı]uygulanmasını tüm ulus devletler tarafından eşit olarak güvence altına alınması gerektiğini iddia ediyorum.

Mesele ABDnin Bağımsız Kürt Devletini kabul etmesi değil, Kürdistan halkının vereceği karardır

ABDnin bölgedeki en iyi müttefiki Kürtler, ancak görünen o ki ABD, Kürtlerin bağımsızlık referandumunu desteklemiyor, referandumun ertelenmesini istiyor.Yeterince güçlü bir hayır olduğunu düşünüyor musunuz?

ABDnin Kürt politikası 2006 yılından itibaren gerçekten çok açık. Ben ABD yönetiminin bu referanduma karşı olduğundan emin değilim. Benim gözlemim, ABDnin bu kaygıları büyük ölçüde bölgesel baskılar nedeniyle ifade ettiğidir. Ancak katı, olumsuz bir yaklaşım diye birşey yok. Aksine ABDnin açıklamaları, Kürtlerin iki temele dayalı, açık bir argümana ihtiyaç duyduğunun işaretlerini veriyor. Birincisi Kürdistan Bölgesel Yönetiminin uluslararası toplumun geri kalanın ikna edebilecek bir mottoya ihtiyaç duyduğudur. çünkü özellikle sosyal medya çağında, herhangi bir mesajın iletilmesi ve iletilmesinde kullanılan yöntemler çok önemlidir. İkincisi ise ABD, özellikle farklı Kürt partileri arasında varılacak bir uzlaşmayı kabul etmeye hazır görünüyor. Burada mesele sadece dış değil, aynı zamanda iç dinamiklerle de ilgili. çünkü bağımsızlık tüm Kürt partileri arasında işbirliğini gerektiriyor.

Sizce Kürdistan bağımsızlığı seçerse ABDnin tepkisi ne olacak? Bağımsız Kürt Devletini kabul edecek ve Kürtleri destekleyecek mi?

Daha önce de belirttiğim gibi, bizatihi ABDnin Orta Doğu Girişimi mevcut durumu destekliyor. Dahası ABD, dengesiz ve hasmane bir ortamda uluslararası bir dış güç olarak varlığını sürdürebilmesi için her bir müttefikine ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla mesele, ABDnin kabul edip etmemesi değil, Kürdistan halkının, Kürt vatandaşlarının 25 Eylülde vereceği karardır. ABD ve Kürtlerin uzun bir süredir çatışmalı bir bölgede stratejik bir ilişki, ortak bakış açısı ve ortak çıkarlara sahip olduğu göz önüne alındığında, ilişkilerinin bozulması çok olası değildir.

Ana Sayfaya Git