RÖPORTAJ | Sadeghi: Milis güçler İran’ın varlığını sürdürebilmesi için önemli!

PeyamaKurd – Terör örgütü IŞİD’in 2014 yılında Irak’ın bazı bölgelerini işgal etmesi ardından Irak Şii Ruhani lideri Ayatullah Ali Sistani’nin fetvası ile Haşdi Şabi Milis Güçleri (Halk Seferberlik Güçleri) oluşumuna gidildi. ...

Haberler 03.03.2024 - 15:10 Son Güncelleme : 10.05.2024 - 21:10

PeyamaKurd Terör örgütü IŞİDin 2014 yılında Irakın bazı bölgelerini işgal etmesi ardından Irak Şii Ruhani lideri Ayatullah Ali Sistaninin fetvası ile Haşdi Şabi Milis Güçleri (Halk Seferberlik Güçleri) oluşumuna gidildi.

Halk Seferberlik Güçleri şeklinde oluşan Haşdi Şabi içerisinde 55ten fazla Şii milis grupların varlığından söz edilirken bu grupların başlıca önde gelenlerinden Bedir Örgütü, Asaib Ehlul-Hak, Ketaib Hizbullah, Seraya el-Hurasani, Seraya es-Selam ve Ketaib Seyyid eş-Şuheda gibi gruplar, Haşdi Şabi bünyesindeki diğer gruplara öncülük etmektedirler.

Haşdi Şabi çatısı altındaki hareket eden milis grupları tek merkezden yönetilmediği gibi bu gruplardan Ayetullah Sistaninin takipçileri, İran Velayet-i Fakih takipçileri ile Mukteda es-Sadrın takipçileri arasında uzun süredir çekişme yaşanıyor. Irak iç politikasındaki gelişmelerle birlikte özellikle ABD-İran arasında yaşanan gerginlikler Haşdi Şabideki kargaşayı ve iç çatışmaları artırmış durumda.


Gazeteci Ruken Hatun Turhallı Haşdi Şabi, İran ve Irak konularında deneyimli Araştırmacı Gazeteci Truske Sadeghi ile Haşdi Şabi Milis Güçlerinin dünü, bugünü ve yaşanan iç çatışmalarını konuştu.


IŞİDin 2014 yılında Irakın bazı bölgelerini ele geçirmesi ardından Haşdi Şabi Milis Güçleri hangi güçlerden ve nasıl oluştu? Bu milis güçlerinin Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani tarafından geliştirildiği belirtiliyor. Gerçek anlamda Haşdi Şabi Milis Güçleri kime bağlı ve nasıl oluştu?

Iraklı Şii milis grupların oluşumunda öncelikle İran İslam Cumhuriyeti ideolojisinin direk bağlantısı bulunmakta. Burada İran İslam Cumhuriyeti bölgede kendi ideolojik amaçlarını hayata geçirmek için böylesi oluşumlara gitti ve gidiyor diyebiliriz.

Zaten böylesi ideolojik bir çalışma olmasaydı İran İslam Cumhuriyeti tarafından IŞİDin Irakı neredeyse tümden ele geçirmesine ramak kala 130 bin kişilik bir Şii milis ordusunun oluşturulması mümkün olmayacaktı.

Haşdi Şabinin temeli 1981de Muhammed Baqr Hekim tarafından kurulan Bedir tugaylarına dayanıyor. Aslında böylesine büyük bir Şii milis ordusunun kurulması bu kadar kısa sürede gerçekleşen bir olgu değil çünkü bu oluşumun temelleri 1981de Muhammed Baqr Hekim tarafından kurulan Bedir tugaylarına dayanıyor.

İran İslam Cumhuriyeti Pasdaran Güçleri 8 yıl süren İran Irak savaşı döneminde Bedir Tugaylarını kurduklarını ve Irak devletine karşı savaşmaları için finanse ettiklerini geçmişte açık bir dille duyurmuşlardı.

Bu nedenle böylesine güçlü milis oluşumlarına gidişlerde bireylerin ön plana çıkartılmasının çok fazla gerçekçi olmayacağına inanıyorum. Mesela IŞİDin Irak devletini ele geçirme tehlikesi karşısında Haşdi Şabi milis güçlerinin oluşmasını Kasım Süleymani ile izah etmek çok gerçekçi olmayacaktır. çünkü gerçekleştirilen bu realite aslında İran İslam Cumhuriyeti ve onun ruhani lideri Ali Xamineyiden bağımsız değil. Bu tür oluşumlar tamamen bir devlet siyaseti ve bu devletin ideolojik düşüncesiyle bağlantılı. Aksi taktirde bu kadar güçlü bir oluşumun kısa sürede gerçekleşmesi asla mümkün değildir.

Haşdi Şabi güçleri tümden Şii gruplardan mı oluşuyor? Haşdi Şabi Türkmen, Haşdi Şabi Sunni vb daha farklı etnik ve dini grupları var mı?

2014 yılında İran İslam Cumhuriyeti Pasdaran Güçleri Komutanlığının gözetiminde ve Ayetullah Ali Sistaninin fetvasıyla Irakta faaliyet gösteren Bedir Tugayları, Irak Hizbullahı, Esayib Milisleri, Nuceyib Güçleri ve Katayibi İmam Ali Güçleri gibi büyük milis oluşumları ile onlarca küçük oluşum yeni kurulan Haşdi Şabi milis güçleri oluşumuna dahil oldular.

2014 yılında resmi devlet istatistikleri paylaşımlarında 120 bin milisin Irak ordu güçleri bünyesinde maaş aldıkları duyuruldu.
Bu dönemde amaç bu milis güçlerinin en hızlı şekilde kurularak, organize edilmesiydi ve bu nedenle askeri eğitimler 1 saat içerisinde tamamlandırılıyordu.

Iraktaki bileşenlerin etnik ve dini olarak yoğun yaşadığı bölgelerde de Haşdi Şabi bünyesinde askeri oluşumlara gidildi

Ezidi, Suni Türkmen ve Hristiyanlar gibi bileşenlerin yoğun olduğu bölgelerde Haşdi Şabi bünyesinde askeri oluşumlara gidildi ve bu bölgelerde yerel halk milisleri oluşturularak, kendi öz savunmalarını yapmaları desteklendi. Hatta geçtiğimiz yıl Hristiyanlar tarafından Haşdi Şabi bünyesinde kurulan gücün komutanlarından birisinin İsveçte Kuran ı Kerim yakma olayında yer aldığı medyada paylaşıldı.

Bu dönemde Sunni mezhebin ağırlıkta yaşadığı bölgelerde Türkmen Şii milislerinin örgütlendirildiği ve Haşdi Şabi güçleri tarafından hem maddi hem de silah, cephane konusunda idame edildiği görüldü.

Sadra bağlı olan Seraya es-Selam ve Qeys el-Xezali liderliğindeki milis gücü olan Asaib Ehlil Hak arasından çatışmaların kökeni nedir? Bu çatışmalar ne zaman başladı ve günümüze kadar hangi çatışmalar şeklinde geldi?

Irakta Şii mezhep içerisinde yaşanan problemler bundan 19 yıl öncesine dayanmakta ve bu problemlerin ana kaynağını Qeys Xezali ile Mukteda es-Sadr arasındaki uyuşmazlıklardan kaynaklanmaktadır.

Qeys Xezali geçmişte Mehdi Güçlerinin önemli bir komutanlarındandı. Dolayısıyla şu an yaşanan problemler bu döneme ait ve günümüze kadar devam ediyor. Qeys Xezali ile kendisine yakın bazı üst düzey komutanlar 2005 yılında Mehdi güçlerinden ayrılarak Essayib El Heq milis güçlerini kurdular. Bu oluşum bütün problemlerin oluşmasının ana kaynağı olarak kabul edilebilir.


ABD tarafından tutuklanan Qeys Xezali 2009 yılında Nuri Malikinin yoğun çabaları sonucunda serbest bırakıldı

2007 yılında ABD tarafından tutuklanan Qeys Xezali 2009 yılında Nuri Malikinin yoğun çabaları sonucunda serbest bırakıldı. Maliki ve Qeys Xezalinin bu yakınlaşmaları, Muqteda El Sadr ile Qeys Xezali arasındaki problemlerin de derinleşmesine sebep oldu.

Irak Ordusunun Maliki liderliğinde Mehdi Güçlerine yoğun saldırılarının olduğu 2008 yılında o zamanlar Keyf Güçleri olan ve sonradan ismini Esayip olarak değiştiren gücün sessiz kalması bu çelişkilerin derinleşmesine zemin hazırladı.

Esayib Güçleri, Maliki liderliğinde Irak Ordusunun Mehdi Güçlerine yönelik düzenlediği yoğun saldırılarda, binlerce Mehdi Güçleri milisinin öldürülmesi karşısında herhangi bir tavır almaması nedeniyle Mukteda El Sadr tarafından tepkiyle karşılandı. Sadr taraftarları şimdi bile Qeys Xezalinin Malikiye verdiği destek nedeniyle Sadra bağlı güçlerin yenilgiye uğratıldığı kanaatindeler.

Aslında Irak genelinde şu an bile istatistik olarak ele alındığında Mukteda El Sadr taraftarlarının ve güçlerinin diğer bütün güçlerden sayıca daha fazla olduğunu belirtebiliriz.

Haşdi Şabi milis güçleri içerisinde birbiri ile çatışmalı başka gruplar var mı? Haşdi Şabi grupları içerisinde çatışmalarının gelişebileceği belirtiliyor. Sahayı yakından takip eden bir gazeteci olarak siz bu çatışmaların daha fazla artacağına inanıyor musunuz?

Irakta yaşayan Şii mezhep arasında geçtiğimiz 16 yılda yaşanan en büyük problemler Nuri Maliki ile Sadr güçleri arasında oldu. Tabi ki burada en büyük rol iktidar gücünü ele geçirme ve bunu kullanma konusunda yaşandı. Geçtiğimiz bu yıllar içerisinde bu güçler arasında çok ciddi anlamda, karşılıklı adam kaçırma, terör eylemleri gerçekleştirme vb. Durumlar yoğunca yaşandı.

Sadr, Helbusi ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ittifakının çeşitli nedenlerle bozulmasından sonra, Iraktaki problemlerin tarafları olan mevcut güçlerin çıkar yaklaşımlarında da değişikliklere yol açtı.

Bölgede yaşanan gelişmelerde de görüldüğü gibi hiç bir ittifağın ebedi olarak devam etmeyeceğini görerek yaşadık. Özellikle Gazze savaşı sürecinde bu açık bir şekilde kendisini gösterdi. Örneğin; Kasım Süleymani öldürüldüğünde Basrada İmem El Ketayib Güçleri ile Esayib Güçleri birbirlerine silah çekitler ve Nuceba ile Esayib Güçleri medya aracılığıyla birbirlerini ağır sözlerle suçladılar. Yani bölgede her an bütün ittifakların ters yüz olması konusunda her zaman bir zemin bulunduğu gerçeği kabul edilmelidir.

Iraktaki sorunlar geçmişte de vardı, bugün de var ve yarın da var olacaktır

ABDnin terör listesinde yer alan Esayip Güçleri şuan her ne kadar ABDye yönelik saldırılara, Irak devletinin geleceği açısından tehlike arz ettiği gerekçesiyle karşı gibi görünüyorsa da aslında bu bir dostluk veya anlaşma durumu değil. Tam aksine Irak iktidarında kendi konumunu güçlendirme çabasından kaynaklı. Bu şekilde aslında iktidar ve devlet kurumları içerisinde uzun dönemde kendisini daha da güçlendirebilecek bir konum elde etmeye çabalamakta.

Bu nedenle Irakta bahsettiğim sorunlar geçmişte de vardı, bugün de var ve yarın da olacak. Sadece güncel durumlara ve realitelere göre şekil değiştirecekler.

Son dönemlerde Haşdi Şabi liderlerinden Hadi Amirinin kuzeni ve damadına suikast yapıldı. Yakın zamanda 5 korumasının öldürüldüğü basına yansıdı. Hadi Amirinin yakın çevresine yönelik gerçekeleşen bu suikastlerle kimler ne tür mesajlar veriyorlar?

Yaptığım araştırmalar sonucunda elde ettiğim bilgilere göre, aslında Hadi Amirinin veya aile ferdlerinin hiç bir zaman Bedir Güçleri içerisinde üst düzey bir etkinliği olmamış geçmişte. Amiri ailesinin en fazla yaşadığı problemler aşiretler arası ve toplumsal çelişkilerden kaynaklandığı görülmekte. Irakta görüştüğüm bir çok siyasi gözlemci de aynı görüş içerisindeler ve Amirinin aşireti ile diğer aşiretler arasında özellikle Diyala Bölgesinde baş gösteren problemlerin tamamen iktidar kavgası temelinde siyasi çelişkiler olduğu konusunda hem fikirler.

Geçtiğimiz haftalarda yaşanan cinayetler ve terör olayları aslında Irakta bir istikrarsızlık, huzursuzluk ortamı yaratmaya yönelik. Özellikle kendilerini bu istikrarsızlık ve huzursuzluk atmosferi içerisinde gizleyebileceklerine inanan bu tür silahlı gruplar benzer olayların daha fazla artış sağlaması için özel çaba sarf ediyorlar.

Haşdi Şabinin Irak ve Kürdistan Bölgesinde ABD üslerine yönelik yaptığı saldırılara karşı ABD misilleme saldırıları gerçekleştirdi. Basına yansıyan bilgilere göre Haşdi Şabi Güçlerinin Irak hükümeti aracılığıyla görüştüğü ve ateşkes anlaşması imzaladığı belirtiliyor. Sizce de böylesi bir anlaşma oldu mu? Olduysa içeriğinde neler olabilir?

Kısa bir süre önce Irakta halen aktif görevde bulunan üst düzey bir ABDli komutanla yaptığım görüşmede, son yaşanan ve neredeyse yüzü aşan saldırılar sonrasında Irak Başbakanı Sudaninin bu milis gruplarının durdurulması ve sınırlandırılması konusunda sert bir şekilde uyarıldığını, fakat buna rağmen halen de bir sonuç elde edilemediğini dile getirdi. Sudani bu güçleri kontrol edebilecek kudrete sahip mi Irakta? Kuşkusuz hayır

Sudani, Haşdi Şabi Milis Güçlerinin sayesinde başbakanlık koltuğunu elde etti

Zaten Sudani bu güçler sayesinde başbakanlık koltuğunu elde etti. Öte taraftan bu güçlerin bu kadar güçlenmesine zemin hazırlayan Maliki ile Qeys Xezali oldular. Sudani konusunda Hadi Amiri ile de ters konuma düştüler.

Aslında bugün Irakta bu milis güçlerine karşı kısmi bir kontrol sağlandığı görülüyorsa da bu kesinlikle Sudaninin kudretinden kaynaklı değil. ABDnin bu milis güçlerine karşı gösterdiği sert tavır, yer yer saldırılar ve üst düzey yetkililerine yönelik suikastler kısmi kontrolün sağlanmasına zemin hazırladı.

En son bölgeyi etkisi altına alan saldırılar sonrasında İran İslam Cumhuriyeti Pasdaran Güçleri Komutanı İsmail Qaani ani bir şekilde Bağdata gelerek, bu güçleri ciddi bir şekilde uyarmak zorunda kaldı. Bu ziyaret sonrasında milis güçleri zımni bir uzlaşma sağladılar ama bu uzlaşma kesinlikle kalıcı değil ve hiç bir garantisi bulunmamakta.

Şunu çok iyi biliyoruz ki, bölgedeki bütün gelişmeler birbirleriyle bağlantılı ve her an bölgede daha ağır problemlerin yaşanması uzak bir ihtimal değil.

ABDnin Haşdi Şabi güçlerinin lağvedilmesini ya da mili savunma bakanlığına bağlanmasını istediği belirtiliyor. Bu mümkün müdür? Haşdi Şabinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bölgede ve özellikle Irakta maalesef ki İran İslam Cumhuriyeti kendi ideolojisini hakim kılmak için ciddi bir çaba sergiliyor. Bu nedenle de Irak savunma güçleri ülkede hakim olmaya çalışan gruplara karşı herhangi bir başarı elde edemiyor.

Zaten bu silahlı milis gruplarının ordu güçleriyle birleşme ihtimali bu şekilde mümkün de değil. Her ne kadar son dönemlerde ABDli yetkililer bu güçlerin kontrol edilmesi çağrısında bulundularsa da bunun mevcut haliyle mümkün olmadığı açıkça görüldü.

Haşdi Şabi Milis Güçlerinin kontrol altına alınmaları ancak ABDnin göstereceği kararlılıkla olabilir

Bu güçlerin zayıflatılması ve kontrol altına alınmaları ancak ABDnin bu son dönemlerde gösterdiği kararlılık ve sertlikle sağlanabilir. Bu da uzun bir sürece yayılabilir. çünkü bu milis gruplarının oluşumları bugüne dayalı değil ve maddi olarakta ciddi masraflarla bugünkü güçlerine getirildiler.

İran İslam Cumhuriyeti rejiminin bölgedeki ve Iraktaki varlığını sürdürebilmesine zemin sunan bu Şii irili ufaklı milis güçleri, Tahran rejiminin kendisini sürdürebilmesi için olmazsa olmazı niteliğindeler.

Bu nedenle Tahran rejimi kendi varlığını sürdürebilmek için bu milis güçlerinin güçlü veya zayıf bir şekilde bölgede, özellikle Irakta varolmasını sağlamak için her türlü imkanını devreye soktu ve sokmaya da devam edecektir.

Truske Sadeghi Kimdir?

Araştırmacı gazeteci Truske Sadeghi, Doğu Kürdistanın Bokan kentinde doğdu. 11 yıl bu kentte yaşadı. Anne ve Babasının aktif siyasi faaliyetleri nedeniyle aile olarak Güney Kürdistana geçmek zorunda kaldılar. Burada üniversite eğitimini Ziraat Fakültesinde tamamlayarak Ziraat Mühendisi oldu. İçinde bulunduğu siyasi atmosfer nedeniyle basın - yayım çalışmalarına daha fazla ilgi duydu.

İran, Irak ve Ortadoğu konularında 14 yıldır araştırmacı gazetecilik, 9 yıldır profesyönel düzeyde gazetecilik görevine sürdürmektedir. İran Pasdaran Güçlerinin Iraktaki aktif müdahalelerini konu alan araştırma dosya haberleri ve İran rejiminin Irakta oluşturduğu, desteklediği ve yönlendirdiği milis güçleri üzerine kapsamlı araştırma yazıları yayımlandı.

Türkiyenin Afrin ile Ser Kaniye saldırılarını konu edinen araştırma yazıları ile bölgede yaşanan gelişmeleri uluslararası kamuoyuna yansıtan haberlere imza attı. Yürüttüğü bu çalışmaları nedeniyle Türkiyede hakkında suç duyuruları yapıldı ve sosyal medya hesaplarına kısıtlamalar getirildi.
Bir süre öncesine kadar Irakta aktif olarak gazetecilik hayatına devam etti.

İran Pasdaran Güçleri ve Haşdi Şabi milislerinin tehditleri nedeniyle Fransaya iltica etmek zorunda kaldı ve şu an bu ülkede gazetecilik çalışmalarını sürdürmeye devam etmektedir. Güney Kürdistanda yaşadığı dönemde yayımlanmış İngilizceden Kürtçeye tercüme edilmiş 4 çocuk kitabı bulunmakta. Kürtçe, İngilizce, Farsça ve Arapça dillerini iyi düzeyde bilmektedir.

(r) PeyamaKurd
Ana Sayfaya Git