ANALİZ | “Haşdi Şabi Irak’ta sadece kâğıt üzerinde yer alan bir yapılanma değil”

PeyamaKurd - ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, ABD'nin Irak'a girişinden bu yana devam eden askeri varlığının ele alındığı bir analiz yayınlandı. Özellikle İsrail-Filistin savaşının ardından bölgede bulunan ABD askeri varlığının güvenliğ...

Haberler 07.03.2024 - 13:30 Son Güncelleme : 12.05.2024 - 13:49

PeyamaKurd - ABDnin önde gelen yayın organlarından Foreign Policyde, ABDnin Iraka girişinden bu yana devam eden askeri varlığının ele alındığı bir analiz yayınlandı.

Özellikle İsrail-Filistin savaşının ardından bölgede bulunan ABD askeri varlığının güvenliğinin mimunum seviyeye indiğine dikkat çekilen analizde, Biden yönetiminin tedbirli misillemeler yaptığı ancak bölgedeki krizin daha büyük sonuçlara gebe olduğu belirtildi.

Ayrıca, Irak lideri Sudaninin son dönemdeki ABD askeri varlığına yönelik açıklamalarına da değinilerek, koalisyon güçlerinin bölgedeki varlığının durumunun ne olacağına da dikkat çekildi.

Ocak ayı sonunda Ürdünde üç ABD askerinin öldürülmesine misilleme olarak ABD bu ayın başlarında Irakta, İran destekli milislere karşı iki hava saldırısı düzenledi. Washingtonda bazıları bu hava saldırılarını göstermelik olarak eleştirirken, ABD tarafından ise resmi olarak terör grupları olarak tanımlanan İran destekli Şii milislerin hedef alındığı ifade edildi.

Irakın Haşdi milislerine destek açıklaması şaşırtıcı idi

Tahranın, Iraktaki milislerine yönelik saldırılar ne kadar yerinde ve gecikmiş olsa da Bağdatta önemli siyasi tepkilere yol açıyor. Bu durum, ABDnin Iraktaki askeri varlığı açısından bilinmeyen sonuçlara da gebe oluyor.

Hamasın 7 Ekimde İsraile düzenlediği saldırıdan bu yana ABDnin Irak ve Suriyede yer alan askeri güçleri, İran destekli Haşdi Şabi milisleri tarafından 180 kez saldırıya uğradı.

Biden yönetimi, İran ile gerilimi düşürmek ve Irak ile diplomatik sorunlardan kaçınmak amacıyla itidalli davranıyordu. Lakin bir karşılık verilmesi gerekiyorsa, genellikle Suriyedeki hedeflere karşı misilleme için emir veriyordu.

Ancak 2 Şubatta ABD güçleri, Irakın Anbar Eyaletindeki iki milis üssü de dahil olmak üzere Irak ve Suriyede 85 hedefi vurdu. 5 Şubatta da Ürdün saldırısından sorumlu olan Kataib Hizbullahın üst düzey bir liderini Bağdatın merkezinde bir insansız hava aracı saldırısında öldürdü.

ABD saldırıları Irakta hem dost hem de düşmandan tepkiler aldı. Tahmin edilebileceği üzere milis liderleri ve İranın Iraklı müttefikleri saldırıları şiddetle kınadı.

Ama dikkat çeken ise, Irak hükümetinin ABDyi kınaması ve Haşdi milislerine destek açıklamasının güçlü oluşu idi.

Irak Başbakanı Muhammed Sudaninin ofisi ABDnin 2 Şubattaki operasyonlarını Irakın egemenliğine karşı bir saldırı eylemi olarak nitelendirdi ve ABD güçlerine saldırıda rol aldıkları için ABD tarafından öldürülen Haşdi milisleri şehit olarak nitelendirdi. Ayrıca yaralı milisleri hastanede ziyaret ederek acil şifalar diledi ve üç günlük yas ilan etti.

Irak hükümeti de bir açıklama yayınlayarak ABDyi ve IŞİDe karşı oluşturulan uluslararası koalisyonu Irakta güvenlik ve istikrarı tehlikeye atmakla suçladı.

Irak Silahlı Kuvvetleri sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul daha da ileri giderek ABDnin iç barışı tehlikeye atan eylemlerinin Irak hükümetini Irakı çatışma döngüsüne sokma tehdidinde bulunan uluslararası koalisyonun misyonunu sona erdirmek zorunda bırakacağını iddia etti. Bu görüş Koordinasyon çerçevesi olarak bilinen Sudaninin İran destekli siyasi bloğu tarafından da destek gördü.

Haşdi Şabi Irakta sadece kağıt üzerinde yer alan bir oluşum değil

ABDnin Iraktaki askeri varlığına son verilmesi yönündeki talepler elbette yeni değil. 2019da IŞİDin toprak kaybına uğramasından bu yana Haşdi milisleri, ABD güçlerini çekilmeye zorlama umuduyla Iraktaki ABD personelini hedef alıyor.

ABD karşıtı saldırıların yoğunluğu İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymaninin öldürülmesinden sonra arttı. Ama ABD birliklerinin muharip güçlerden eğit-donat güçlerine dönüştürülmesi sonrası azaldı. Ancak tehdit sürekli canlı kalmakta.

Haşdi milisleri Irak hükümetinin sadece kağıt üzerine maaş bordrosunda yer almakla kalmıyor, aynı zamanda ABDnin terör örgütleri olarak tanımladığı Asaib Ehli-Hak ve Kataib Hizbullah da dahil olmak üzere bu kurucu milislerden bazıları Sudaninin hükümet koalisyonunda siyasi ortak olarak yer alıyor.

Washington ile yakında müzakerelere başlayacağını duyurdu. Sudani daha bir yıl önce IŞİDin etkin olduğu Suriyeden terörün kendi ülkesine yayılmasından duyduğu endişeyi dile getirmiş ve Wall Street Journala verdiği bir röportajda yabancı güçlere ihtiyacımız var demişti.

İsrailin, Hamasa karşı savaşı ve ABDnin Irak topraklarındaki son hava saldırılarının Sudani için koalisyon varlığının devamını desteklemenin siyasi maliyetini arttırdığına şüphe yok.

Sudani hükümeti ve ABD

Aralık ayında ABDnin Irak Büyükelçisi Alina Romanowski, ABD Büyükelçiliğine yönelik bir roket saldırısından sorumlu üç kişinin yakalanması nedeniyle Sudani ve yönetimini övdü. Bu durum, Sudaninin Amerikalılara yönelik şiddet eylemlerinin faillerini tutukladığı nadir olaylardan biriydi.

Sudani, ABDnin Iraktaki son saldırılarını eleştirirken, Bağdattan bağımsız yıllardır ABD güçlerini hedef alan an Haşdi Şabiyi ise aynı şekilde eleştirmiyor gibi görünüyor.

Şubat ayında Irak parlamentosu, ABD varlığının devamını oylamak üzere bir oturum planladı. Ancak toplanmak için yeterli çoğunluğa ulaşamadı.

Gelinen noktada ise Bağdat, eninde sonunda ABD ve koalisyonun ayrılma zamanının geldiğine karar verip devletin devam eden IŞİD tehdidini kendi başına yönetebilir.

Ancak Sudani hükümeti kendi topraklarındaki askeri koalisyonu tam olarak çıkaramasa bile, ABDnin askeri varlığının önemli derecede tehlike içinde kaldığı açık.

Kürdistan Bölgesindeki güçlerin varlığına gerek kalmayabilir

ABD, Iraktaki varlığını, İranın Bağdatta artan nüfuzunu geri püskürtmek ya da Tahranın, Lübnandaki vekil milis gücü Hizbullah ile iletişim hattını kesmek için kullanmıyor.

Diğer yandan Kürdistan Bölgesindeki ABD güçleri, Suriyedeki IŞİD karşıtı güçler için kritik bir lojistik destek görevi görüyor.

Ama ABD, Suriyedeki askeri birliğini geri çekerse Kürdistan Bölgesindeki varlığına da gerek kalmayabilir.

Tüm olasılıklar ortadayken ABDnin, 20 yılın ardından karar verme zamanı geldi gibi görünüyor.

Ana Sayfaya Git